Freud metapsikoloji kuramının temellerini attığı çalışma olan Düşlerin Yorumu’nda düşleri, ruhsal yaşamın bilinçdışının bilgisine götüren kral yolu olarak görür. Freud’dan sonra psikanalitik kuramda birçok psikanalist  kuramda farklılaştırmaya gitmiştir. Rüya söz konusu olduğunda ise bu değişim çok daha kısıtlıdır ancak İngiliz Psikanalist Wilfred Bion’un metapsikolojisi Freud'dan oldukça farklılaşmış dolayısıyla  düşler hakkında da değişen söylemi mevcuttur. Bu yazıda Freud ve Bion’un düşler üzerine neler dediğine ve yaklaşımlarının nasıl farklılaştığına kısaca göz atılacaktır.

 

Freud’un haz ilkesinden hareketle geliştirdiği düş kuramında temel düşünce, her düşün bir arzu doyurmayı temsil etmesidir.

 ‘’Düş bilinçdışı bir arzunun doyurulmasıdır.’’

Düşün görünür ve gizil olmak üzere iki içeriği vardır. Görünür içerik, düş gören tarafından anlatılan ve içeriği genellikle anlaşılmaz olandır. Düşün gizil içeriği ise hastanın çağrışımları ile deşifre edildiği zaman anlaşılır hale gelendir. Freud görünür içerikten hareketle gizil içeriğin anlamını ortaya çıkarmaya çalışır ki bu analiz çalışmasının kendisidir. Düş yorumlaması, düşün oluşumunu ve anlamını keşfetmek uğraşıdır. Bu keşfin gerçekleşmesi ancak düşün anlamının kişinin geçmişi, şimdiki durumu ve arzularıyla bağlantısı kurulduğunda mümkün olur çünkü düşün içeriğini tek başına ele almaya çalışırsak anlamı keşfetmemiz düşük ihtimaldir. Freud düş yorumunda serbest çağrışım tekniği ile ilerler. Freud’un tekniğini önceki yöntemlerden ayıran nokta, yorumlama işini düş görenin kendisine bırakmasıdır. 

 ‘’Düş, düş görenin kendi üretimidir.’’

 

Bion'un rüya teorisi ise zihnin, duygusal deneyimi nasıl işlediğine ve ona nasıl anlam verdiğine dair bir modeldir. Duygusal deneyimin bilinçsiz işlenmesi söz konusudur. Bion'a göre psikanaliz, rüyaları yorumlama işi değil çünkü rüyaların kendisi gerçekleri zaten yorumladığımız yollardır. Rüyalar, rüyayı görenin mevcut duygusal gerçekliğinin  yorumlanmasıdır. Bion kendi metapiskolojisini oluştururken alfa ve beta öğelerinden bahseder. Alfa işlevi duygusal deneyimin "alfa öğelerine" dönüştürülmesidir; duygusal deneyimin ve duyu verilerinin sindirilmiş anlamlı öğeleri olarak kavramsallaştırılmasıdır. Bahsedilen işlenmemiş malzemeye ise beta öğeleri denmektedir. Bu bağlamda duygusal deneyim, bağlantısız beta öğeleri biçiminde kaldığında, rüya düşüncelerinin oluşumunda kullanılamayan sindirilmemiş gerçekler oluştururlar. Rüyayı gören kişi, rüya görürken duygusal deneyimi alfa öğelere dönüştürür ve bu sayede anlamlı bir anlatı inşa edebilir.

 

İnsanların sadece uyurken rüya gördüğünü öne süren Freud'un aksine Bion rüya görmenin hem uykuda hem de uyanıkken gerçekleştiğini öne sürer. Temelde iki kuramcı arasındaki fark Freud’un bilinçsiz olanın/bilinçdışında olanın bilince getirilmesi üzerine kurduğu terapötik işlevken; Bion'un bakış açısından, terapötik/analitik çalışma yoluyla, kişinin rüyasını ele almanın temel yolu, bilinçdışını bilinçli kılmak değil, bilinçli deneyimi bilinçsiz kılmaktır, böylece içsel işleme gerçekleşir. Bir diğer deyişle Freud rüyalarda olup bitenin bir başka anlamın temsili olduğunu düşünürken; Bion rüyada olup bitenin bizzat anlamın kendisi olduğunu iddia eder. Freud, görünür içeriğin gizil içerik keşfedilerek işlenmesi gerektiğini söylerken; Bion görünür içeriğin zaten kişinin duygularının işlenmiş hali olduğunu söylemektedir.

 

Aksu, H.N. (2022). The Association Of Recurrent Dreams With Psychological Symptomatology And Dissociation: Mentalization As A Potential Moderator. (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Bilgi Üniversitesi, İstanbul.

Freud, S. (2016). Düşlerin Yorumu I. (Selçuk Budak,Çev.). İstanbul, Öteki Yayınevi. (Orijinal eser yayın tarihi 1890)

Ogden, T. H. (2004). This art of psychoanalysis: Dreaming undreamt dreams and interrupted cries. The International Journal of Psychoanalysis, 85(4), 857-877.

Tükel. R. (2000). Düşlerin Yorumu Üzerine. Psikanaliz Yazıları,1, 11-22.